16 Şubat 2011 Çarşamba

DEVLET BİZE MEKTUP YAZSA....

Efendim Paris aşkın şehriymiş, romantizmin merkeziymiş, yok daha neler.. Şu dünyada bizim milletten alâ aşık mı var? Bulunur mu bizimkisinden başka aşk sarhoşu bir diyar.. Kısmetmiş bu yıl bir hafta Paris’te kadim bir dostumda günlük hayatın, modern sanatın tozunu dumanına katarak yaşama fırsatı buldum. Her gün sabah çıkıyoruz Paris sokaklarına, akşam giriyoruz. Yabancı bir ülkede olmanın verdiği merakla bütün gün bir gözlemci gibi dolaşıyorum tabi ben. Neyse sabah çıkarken sevgili dostum posta kutusuna bakıyor mektup var, akşam dönüyoruz posta kutusunda mektup var. Sağ olsun sevgili dostum oradaki günlük yaşamı, devletin işleyişini, toplumsal anlayışı her ayrıntıda bana açıklayarak bilgilendirmeye çalışıyor. Bu mektupların da her defasında nerden geldiğini, neden geldiğini anlatıyor. Biz Türkiye’den gitmiş iki şaşkın avukat yazışmanın yoğun olduğu bir sektörde olmamıza rağmen bize bile bu kadar tebligat, mektup gelmemesinin ezikliği içerisindeyiz.
Bir gün sendikadan mektup geliyor, akşamüstü işyerinden, ertesi gün sağlık kuruluşundan, vergi dairesinden, falan filan. Ha sakın korkutmasın sizi bu yazışmalar orda vergi dairesi vergi istemiyor sosyal adaleti sağlamak için zenginden aldığı vergiyi orta tabakaya ( fakir yok çünkü) veriyor. Haklarını korumak adına ve belki de vatandaşını düşündüğünü, ihmal etmediğini göstermek için sürekli yazışıyor. Devlet vatandaşına âşık anlayacağınız. Bugünlerde haber bültenleri Fransa’daki emeklilik yasası ile ilgili tepkileri veriyor.  Tarihin en kalabalık eylemleri bütün Fransaya yayılmış. Diğer sektörlerde olduğu gibi posta hizmetlerinde de grev varmış. Bizde postaneler greve gitse kimsenin ruhu duymaz, mektup devri çoktan bitmiş. Devletten gelecek para cezası, vergi cezası, sigorta cezası, faturalar gibi yazışma ve tebligatların da durması pek mutlu kılar sanırım milletimizi. Bizim devletimiz “taşfırın” biraz da maço, sevgisini gösterse maazallah şımarırız ya göstermiyor. Ne olur ne olmaz bizim millete yüz vermeye gelmez. Milletimiz de; “devletim beni döver de sever de” mantıklı, bilinçli olarak cahil bırakılmış bir kadın. Bu yüzden birçok sosyal hakkımızın elimizden alındığı ve de mezarda emeklilik denilen sisteme geçildiği bir dönemde kimse gıkını çıkartmadı. Devlete karşı gelmek hoş karşılanmaz bizde, üstelik devlet ırzımıza da geçse. Ama diyelim ki "devletin içinde devlet" etnik veya dinsel temelli bir provokasyon yapsa saniyede toplanır mahallelimiz. Neyse canım abartmayalım belki o zaman da gündemde türban vardı. Anlayacağınız bu haliyle bile biz devletimizi çok severiz. Bir de Fransa’daki gibi her gün devletimiz bize mektup yazsa …..  hiç tereddüt etmeyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder