16 Şubat 2011 Çarşamba

Selam Olsun İda Dağlarına

Yoktu farkı binlerce yıl öncesinin efsanelerinden. Yazılası gerekti sadece yaşadıklarımızın, ya da “insan yiyen taş”a kazılası… Aldığımız nefesin, yürüdüğümüz toprakların yoktu farkı binlerce yıl öncesinden. Yanı başımda kahraman Herakles; yılanları boğan, canavarları öldüren. Hava aynı, güneş aynı, deniz aynı. Aristo’ya felsefe yaptıran her şey yerli yerinde.. Görürde insan bu kadar büyülü atmosferi, yaşamı sorgulamadan durabilir mi? O zamandan beri sırrını çözemediği hayat insanoğlunun, aynı kısırdöngüdeydi. Daha önce kaç milyon kişinin yaşadığı duygular, sarf ettiği sözler dönüp dolaşıp duruyordu üzerimizde. Havada asılıydı aşk, hayranlık, inanılmazlık. Koklanası gerekti sadece, derin derin içine çekilesi İda Dağlarının cömertliği.. Yanımda kahraman Herakles.. Çocuklar gibi coşmuş, özgürlüğün tadını çıkaran fırtına, ruhuma Aristo’nun sözlerini kaçırmış sanki; Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur.” Acı çekmek ya da ölmek, yaşamın dayattığı ikilem. Ancak acılara dayanamayanlar ölebilir. Ve bütün özgürlükler ve de mutluluklar acı çekilerek elde edilebilir. Yıllarca dalgalar nasıl yontmuşsa ayağımızın altındaki taşları, nasıl alıp götürmüşse zaman sivri uçları, bizden de götürecek bazı parçaları. O halde karşı koyamadığın zamana uymalı, acı çekmeli, özgürleşmeli, eksilmeli, artmalı. O halde şimdi sevmek zamanı…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder