16 Şubat 2011 Çarşamba

BALIKUŞ

Kayalıklara konmak pek adeti değildi ama nedense kendisini kayalıklarda buluverdi. Etrafına bakınırken birden daha önce görmediği bir çeşit balığın da kayalıklara zıpladığını gördü. O anda daha önce hissetmediği ve tarif edemeyeceği bir duygu kapladı içini. Konuşmak istedi ama balıkdili bilmiyordu. Balığın da konuşmak ister gibi çırpındığını ama kuşdili bilmediğini anladı. Sonra birbirilerine bakarak sustular. Genel olarak hayvanların kendi aralarında susarak konuştuğu bir dil vardı. Bir balığın kayalıklara zıplaması tuhaf olduğu gibi bir kuşun kayalıklara konması da pek rastlanır davranış değildi.
-“Sen balık değilsin.” dedi düşünerek kuş.
-“Ben de bazen kuşku duyuyorum türümden ama yapabileceğim pek bir şey yok.” diye cevapladı balık içinden.
-“Balığa benzemediğin gibi suyun dışında yaşamaya çalışıyorsun.”
-“Bazen suyun içindeki oksijen yetmiyor bana, bu sana tuhaf gelebilir ama solungaçlarım diğer balıklarınki kadar iyi değil.”
-“Üstelik ağzın da biraz benim gagama benziyor.”
    İlk defa bu kadar yakından kuş gören balık, yüzgeçlerinin de kanatlara benzerliğiyle şaşkına döndü. Eğer kendisi gerçekte kuş idiyse nasıl balığa dönüşmüştü. Gece rüyalarına giren uçma hissini düşündü, sonra çevresindekilerin geçmişte yolduğu tüylerini anımsadı, iyilik yapıyorlarmış gibi arada bir çıkan tüylerini yoluyorlardı sonra da hiç tüy çıkmamaya başlamıştı.
-“Kuş olsam bile bu saatten sonra uçamam herhalde. Zaten denizin içinde beni bekleyenler var. Dostlarım mesela, her şeyi unutuyorlar ve ben onların hafızası gibiyim. Sevdiklerim, çocuklarım beni görmeden duramazlar.”
-“İnanamıyorum sana” diye susarak içinden konuştu kuş. “Kendini inkâr ederek yaşamışsın bu güne kadar. Seni inkâr edenlere ait olmuşsun. Tabiatına aykırı bir tabiatta solumaya çalışmışsın. Oysa olmadığın bir şeyi olmayı başardıysan kendin olmayı daha kolay başarabilirsin. Senin tabiatın uçarak yaşamayı gerektiriyor. Ve şimdi burada uçmaya başlamazsan, başlamazsan…” sonunu getiremedi.
-“Bütün yaşadıkların ağırlık olarak birikseydi üstünde uçamazdın sende, oysa bugüne kadar uçarak hafifletmişsin hayatı kendine.”
    Anladı ki kuş, zordu balığa dönüşmüş birisini uçurmak gökyüzünde. Tabiatından koparılmışın acısını hissetti minik yüreğinde. Bırakmak istemediği halde balığı, ona dönüşmemek için baktı gökyüzüne çırptı kanadını, bundan sonra nerede olursa olsun içinden o balıkla konuşacağını bile bile havalandı. Balık arkasından baktı, gökyüzü karardı, üstüne minik bir damla düştü, yağmur çiseliyor sandı, denize atladı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder